13 Şubat 2017 Pazartesi

İbrahim Mitinin Anlamı

Bugün bir forumda denk geldiğim bir konuda, İbrahim hikayesinden nasıl bir anlam çıkarabileceğimiz tartışılıyordu. Konuyu açan kişi şu soruları soruyordu:
1- Tanrı İbrahim'e neden oğlunu kurban etmesini söyledi ve neden koç göndererek bu isteğinden vazgeçti?
2- Eğer İbrahim'i sınamak içinse, tanrı zaten her şeyi bildiğinden İbrahim'in ne yapacağını önceden bilmiyor muydu?
3- İbrahim'in oğlunun yaşadığı travmayı da göz önünde bulundurursak bu hikayeden ne tür bir ahlaki ders çıkarılabilir?

Bu ve buna benzer sorular metnin kontekstinden bağımsız okunması sonucu doğal olarak akla gelen sorulardır. Buradaki mesele buradaki metinde tanrının veya İbrahim'in eylemlerinin ne kadar ahlaki olduğunu yargılamak değildir. Bu metne anlam vermek istiyorsak, bu yargılayıcı bakış açısını tamamen bırakmamız gerekir. Bu metni dini, ahlaki veya tarihi bir metin olarak okuyarak hiçbir sonuca ulaşamazsınız. Bunun bir mit olduğunu kabul ettiğinizde doğru gözlükle bakmaya başlarsınız. Yine de bu miti anlamlandırmak için öncelikle mitin insanlık tarihindeki fonksiyonunu bilmeniz gerekir. Mit neden, nasıl oluşur ve neye hizmet eder? Bunları öğrendikten sonra bu miti kendi tarihsel kontekstinde değerlendirerek anlamını çözmeniz mümkün olur.

Bir mitin insanlık için pek çok fonksiyonu vardır: Bir topluluğa kimlik vermek, motivasyon vermek, bir amaç uğruna bir araya getirmek, birkaç kabileyi bir çatı altında toplamak, iktidar için meşruiyet kazanmak gibi onlarcası sayılabilir. İbrahim mitinin tamamını incelediğimizde bu amaçlardan pek çoğunu buluruz. Fakat kurban konusuna geldiğimizde sebep çok daha farklı ve enteresandır.

İnsan Kurbanı

İnsan kurbanı tüm toplulukların geçmişinde vardır, hatta yakın zamanlara kadar ilkel kabilelerde gözlenmiştir. Yine enteresan bir şekilde tüm dünya genelinde,farklı zamanlarda, bir trend olarak insan kurbanından hayvan kurbanına geçildiği gözlenmiştir. James G. Frazer insan kurbanının en ilkel biçiminin tanrıyı öldürme olduğunu söyler. Tanrı ölümsüzdür, ancak ruhu bedenden bedene geçer. Tanrının ruhunun bulunduğu beden yaşlanır ve eceliyle ölürse tanrının da yaşlanıp öleceğine inanılır, bu yüzden tanrı yaşlanma belirtileri göstermeden öldürülür ve tanrı rolünü alacak yeni bir beden seçilir.

Topluluklar büyüyüp geliştikçe ve bu tanrının politik gücü de arttıkça, tanrı, kendi yerine başka birinin öldürülmesini sağlamayı başarmıştır. Bu sayede tanrıyı öldürme, tanrıya kurban verme şekline dönüşmüştür. Bu aşamadan sonra son aşamada tanrıya insan kurban verme ritüeli esrarengiz biçimde hayvan kurbanına dönüşür. Bu süreç dünyada birbirinden bağımsız topluluklarda farklı zamanlarda gelişmiştir.

Frazer aynı zamanda şunu da kesin biçimde ortaya koyar: "Hiçbir halk, söylencesel bir yaratık bir zamanlar şöyle veya böyle davrandı diye asla bir töre uygulamaz. Tersine, bütün halklar belli törelere neden uyduklarını açıklamak için söylenceler icat etmişlerdir." Yani ritüeller mitlerden dolayı yapılmaz, mitler ritüelleri açıklamak için uydurulur.

M.Ö. 2. bin yılda ilk doğan erkek çocukların Ba'al'e kurban edilmesi ortadoğuda çok yaygın bir ritüeldir. Ancak 2. bin yılın sonunda insan kurbanının yerini hayvan kurbanı alır. Bu dönüşümün gerçek sebebini bilmiyoruz, anlaşılan o dönemde yaşayanlar da bilmiyordu ki ataları insan kurban ederlerken kendilerinin neden hayvan kurban ettiklerini açıklayacak bir mit ürettiler. Tanrının İbrahim'e verdiği oğlunu kurban etme emrinden vazgeçip yerine bir koç kurban ettirmesi, o dönemde bu ritüeli uygulayanlar için meşruiyet kaynağıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder